25 Ağustos 2009 Salı

hikaye

zaman nasıl da hızla geçiyor
değil mi?
kafaya takıp büyüttüğümüz küçük olaylar,
deli divane aşık olduğumuzu sandığımız o yüzeysel takıntılar..
bak, geçti
artık sesimiz soluğumuz çıkmıyor,
gerçi seni bilmem ama
hala gitmedi rüyalarımdan benim..
hani başkası için döktüğümü söylediğin gözyaşlarım var ya,
hala akıyor da akıyor..
umrunda olmasın kalk git.

gittin, nedenleri farklı farklı
ama biliyorum nedenin olmayan tek kişiydim ben,
'senin yüzünden gidiyorum' yalanına hem sen inanmadın hem de ben..
boşluğun var mı içimde? -sanırım evet, biraz silik ama evet

yalnız koca bir delik var ki
ne sen doldurursun içini ne de başkası.
şeytan almış götürmüş,
daha getirememiş
muhtemelen de getirmezmiş..
yaşlar akar şeytan oyalanır,
uğruma terkeden gün gelir beni de terk edermiş
terk etmiş.
ağlar dururmuşum da o arkasına bile bakmazmış..
bakmamış.
ağlamışım, bakmamış.


*bu da benim hikayem.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

bir adam ve bir kadın

dün bir adamla tanıştım,
yorgunluktan dizlerini bükmüş,
olduğu yerde yanmayan çakmağıyla sigarasını yakmaya çalışan bir adamla
ona ateş uzattım ve
dizlerini büktüğü kaldırıma oturdum.
onu dinledim bütün gece.
onun hislerini dinledim.
Biliyor musun?
dün çok üzgündü bu adam.
karşısında ki insandan sevgiyi bulamayan adam.
dün çok üzgündü
çünkü adam onun için ağlarken,
kadın bir başkası için dökmüş göz yaşlarını.
çünkü adam onu beklerken yol kenarında,
kadın bir başkasını beklemiş yolun ortasında.
çünkü adam mutluluğu onda ararken,
kadın hep başka bedenlerde bulmuş bir başkasından beklediği mutluluğu.
adam direndikçe direnmiş
ve yorgun dizleri dayanmış bükmüş kendini
kaldırımın kenarında kenarında kalmış.
kaçmak istiyormuş aslında o adam,
aslında çok sevdiği deniz kokusundan kaçmak istiyormuş.
kaçmak istiyormuş aslında o adam,
çünkü çok sevdiği kalabalıkta yanlızlığı bulmuş.
kaçamıyormuş adam,
çünkü deniz kokusunda içmek bir başkaymış onun için
kaçamıyormuş,
çünkü kalabalığı değil sadece bir kişiyi istiyormuş aslında.
kadını.
hayatını değiştiren kadını
düşündümde;
ne kadar çok benziyoruz adamla

4 Ağustos 2009 Salı

özlenicek miyim acaba?

19 Temmuz 2009 Pazar

sen değilsin sanki..

18 Temmuz 2009 Cumartesi

çok yanlızsın dimi?

5 Temmuz 2009 Pazar

yokmuşsun artık hayatımda,
öyle mi?

bırak artık inadı..

ne var bu kadar uzatacak?

ne halin varsa gör.
ben de içiyorum o zaman.
sigara yakmaya gittim.
bye

var mısın?

yeniden tanımayalım birbirimizi,
bırak olduğumuz yerde kalalım.
çok vaktimiz yok yaşamaya,
ve çok vaktimiz yok tutunmaya,
bu dünyaya..
ama yaşayalım,
birlikte yaşayalım,
ama tutunalım dünyaya,
birlikte tutunalım..
var mısın?

tıpkımsın

bıktım insanlardan,
dünyevi zevklere adanan hayatlardan,
bıktım duygusuzlardan.
ben biliyordum işimi
insanlar aptaldı, yaşayıp gidiyordum işte..
inanmıyordum hiçbirşeye,
yumuyordum gözlerimi,
umursamıyordum dünyayı..
sonra bir gün,
biri karşıma dikildi..
farkettirmeden yaptığım her şeyin farkında olan biri..
ben dünyayla oyun oynarken,
çevirdiğim oyunları bir bir yüzüme vuran biri..
insanlar aptal derken,
benden daha akıllı olan,
asla kandıramadığım, beni korkutan biri..

korktum senden
tıpkımdın,
en az benim kadar kirli,
yine en az benim kadar kadar da masumdun..
ne yapardım ki?
kaçmaktan başka..
girsen hayatıma,
açık seçik yaşayacaktık
hiç saklımız olamayacaktı,
senden birşey saklayamazdım çünkü..
göze alır mıydım?
yoksa karartır mıydım gözlerimi?
cevap veremiyordum;
ne kendime, ne de sana..
herkes konuşuyor, konuşuyordu..
kulaklarımı tıkıyor, hiçbir şey duymuyordum
hiçbiri tanımıyordu oysa seni..

bir ben bilirdim seni;
tıpkımdın,
ama korkuyordum senden..

git diyemezdim sana,
tıpkımdın,
asla vazgeçemezdim senden..
sana kendimi anlatamadığımı sanmıştım, ne kadar da yanılmışım.
beni anlayan tek kişiymişsin oysa..

ama kal de..

uzun bi soluk aldı ve başladı düşünmeye genç çocuk...
bitsin bu bekleyiş, dedi içinden..
bitsin..
sonra biraz bekledi ve..
uzun bi soluk daha aldı ve başladı konuşmaya genç çocuk...
sonra tekrar, bitsin bu bekleyiş, dedi haykırarak!
genç kıza..
bitsin.
ya tut ellerimden kabul et beni hayatına,
ya da bırak artık ellerimi,
bakmaya çalışırım ben yoluma.

yanlızdı çocuk,
hiç olmadığı kadar yanlızdı..
yanlış kurmuştu dostluklarını,
yanlış seçmişti sevgilerini.
yanlızdı çocuk..
istiyordu onu,
aynı bir sevgili gibi sıcak,
aynı bir dost gibi sadık.
biliyordu,
zordu...

üzgündü genç kız..
bilemedi çocuğa ne diyeceğini,
diyemedi!
git diyemedi çocuğa..
dursun istiyordu yanında,
kalsın istiyordu kollarında...
yanlış kurmuş hayalerini kız,
yanlış tanımıştı insanları..
güvenemedi çocuğada
korkuyordu belli ki..
kalda diyemedi..

gitmek zorunda artık çocuk,
daha önce çok yaptı bunu..
tutunamadı yine hayata..
tutturamadı yine dikişi..
beceriksizliğiyle kaldı yine,
gitmek zorunda.
kaçır beni

4 Temmuz 2009 Cumartesi

hiçkimse gibi olamıyorum
herkes gibisin ha?
sıkılmışmış..
bitti..
ben de anlamıyorum kendimi,
mazideyim ben
mazilerdeyim daha doğrusu
birini unutsam diğerini hatırlıyorum
karanlık bir perdeye sarmalanmışım,
çıkamıyorum içinden..
sandığın kadar masum değilim,
herkese bir parçamı bırakmışım
sana göre değilim ben..
yine ay gidince değişti herşey..
yine ayla bıraktı gecede ümidini bu beden..
ve yine ayın rengiyle soldu hayaller..

"anlamıyorum seni"

3 Temmuz 2009 Cuma

yine ay..

ay bu gece çok güzel
bi garip sarı, sanarsın altından
tamamlanmaya yakın,
koyulmuş işine, bizi gözlüyor..
oradan bakıyorum sana
parlıyorsun, ışıl ışıl
gözlerim kamaşıyor,
farkına varmam zor olsa da
orada olman gülümsetiyor..
pis dedektif (:

2 Temmuz 2009 Perşembe

bozuk bi plak gibi takılıp kalalım aynı sözde.
ama lütfen başa sarmayalım bu kez!
temizlemek gerek..
iyice temizlemek gerek..
toz tutmuş yüzeylerini.
dinlemek gerek sonra tekrar.
bizi anlatan herşeyi...

"bırak gitmek çok mu kolay?"

direniş

bulmadık mı sonunda biz bizi?
tadmadık mı yarımda olsa mutluluğu?
neden tamamlamıyoruz bunu?
onca insan varken mutluğu arayan?
neden itiyorz elimizle
ve neden diretiyoruz hala yanlızlığı?
zehir bile olsan bana,
direnirim senin için hala.
bırak ruhunu.
tutma içinde..
gitsin kime giderse..
gitsin!
bak ben burdayım..
ben senin için diretiyorum kendimi,
sense yanlızlık için..
bak ben hala burdayım.
gitmeden gel tut ellerimi
sar bedenine bedenimi..
bak ben hala burdayım.
direnme artık yanlızlığa..

şiir olmayan şey

karartıya yaşamıyoruz, inan.
boşuna değil hiçbir şey
boşu boşuna karşılaşmadık biz
hatırlar mısın?
ne saçmaydı o karşılaşma..
sen başkasına bakıyordun,
bense boş boş bakıyordum dünyaya..
o bile boşuna değilmiş
bak nereden geldik, şimdi neredeyiz..?
kestiremedik hiçbir şeyi..
aldırma o yüzden, bosver dünyaya
sen bana lazımsın daha..

boşuna!

boşuna mı düşer her seferinde bu göz yaşları?
boşana mı döner dünya benim için?
boşuna mı başlar her seferinde aynı sabah?
boşuna mı bekler bu beden o bedeni?
boşuna mıgeçer zaman?
yoksa başa mı döner herşey?
şiir yazsan yine bana?
yapma, lütfen
başka seviyorum seni ben.
sensiz yapamam asla,
ama başka..

1 Temmuz 2009 Çarşamba

bugün çok fazla döktüm derdimi sana..
ama şunu bil.
seni gerçekten seviyorum..
ve seni yanımda istiyorum.

ironi

hayalperest değiliz biz,
hayır.
aslında zor degil kaçıp gitmek gökyüzüne,
neden bilmiyorum
gözüm mü karardı ne..
bi garip yaptın sen beni,
ama biraz zaman ver bize,
birazcık zaman..

*tost yapmayı ögreneyim, olur mu?

uzay

alabilceğimiz herşeyi yanımıza alalım,
yükselelim bulutlara kadar,
geri dönüşün olmadığı bir yere doğru..
korkunu bırak,
beynini bırak,
hislerini bırak,
uçalım maviliklere doğru..
kalbini al yanına,
yanlızca kalbini..

bırakmanı istemeyen ben..

küllerimden doğmaya çalıştım dün,
kapkara bulutlar sardı etrafımı..
ellerimi düğümlediler,
ulaşamadı sana ellerim dün..
bütün gün kalkamadım yatağımdan,
bütün gün bırakamadım kabuslarımı,
bilsen beni, hayaletlerimi..
her yerim tutuklu olmuş,
her yerimle bağımlı olmuşum ait olmadığım bu düzene..
ve tüm bunlara karışman;
kollarımda ölümünü izlememden daha acı..
bırak, tek derdin bir paket sigara olsun,
bırak, hayallerindeki tatlı küçük kız olarak kalayım,
bırak..

30 Haziran 2009 Salı

sensiz zaman geçmiyor bugün

boşluğunu duyumsuyorum bugün,
yokluğunu duyumsuyorum..
saçma sapan oyunlarla oyalıyorum kendimi..
ve akreple yelkovan var karşımda,
sürekli aynı yerde duran akreple yelkovan..
inat etmişler bana, en son baktığım yerde duruyolar..
sensizliği yaşıyorum bugün,
yanlızlığı yaşıyorum..
saçma sapan insanlarla oyalıyorum kendimi..
ve bir paket sigara var karşımda,
sürekli aynı yerde duran bir paket sigara..
inat ettim sana, en son bıraktığım yerde duruyorlar..
sensiz zaman geçmiyor bugün.

29 Haziran 2009 Pazartesi

rüyalar ve gerçekler..

rüyalar mıdır, gerçek olan?
ya da gerçekler midir, rüya olan?
çeviremez miydik rüyayı gerçeğe?
ya da çeviremez miydik gerçeği rüyaya?
olması gereken tek şey vardı aslında...
gerçekler rüya olsaydı..
rüyalar gerçek..
ve yanımda sen olsaydın,
dizlerimde başın,
ellerimde saçın..
farkedersen ki rüyadayız..
uyandırma beni sakın...

rüyalarımda

koşuyorum sana..
yüzünü aklıma getirmeden
tozu toprağı birbirine katarak
koşuyorum sana..
umutlarımı yanıma alıp
bakışlarımı ileri dikerek
koşuyorum sana..
yılmadan tükenmeden
kanım bedenimden çekilmeden
koşuyorum sana..
gözyaşlarıma aldırmadan
engelleri yok sayarak
koşuyorum sana, rüyalarımda..

Bilirsin beni itin tekiyim ben

birgün buralardan gidersem,
hatırlar mısın beni?
bilirsin beni, durmam yerimde.
keşfetmem gereken daha çok insan var,
ve yaşamam gereken daha çok hayat var.
bilirsin beni, duramam yerimde...
bilirsin beni, itin tekiyim ben!
değiştirebilir misin ben?
tutabilir misin ellerimden gitmemem için?

kırmızı

kırmızı düşler görüyorsun
tutkunun rengine sokulur gibi..
al al denizlerde
maviyi arar gibi..
bir deniz yıldızından
gözlerini kaçırır gibi..
karanlık bir perdenin ardında
mutlu olmaya çalışır gibi..

kırmızı düşler görüyorsun
tenindeki kırbaç izleri gibi..
acıya değin hisleri
zihninden kovalar gibi..
sersem bir tebessümün
gizli tutsağı olur gibi..
karanlık yalnızlığında
son nefesini verir gibi..

kırmızı düşler görüyorsun
kül rengi bir gecede
ay'ın bakışını duyumsar gibi..

28 Haziran 2009 Pazar

üç nokta

Güneş doğduğunda;
yeni bir günün ilk soluğunda..
aklımdan geçenler sadece yanlızlığın korkusuydu.
ve ruhumun kapıldığı o hisle,
isteyerek düşüyordum karanlığa,
güneşin o kızıl karanlığına..
oysa farketmeden de olsa uzatmıştım kollarımı,
istemeden de olsa..
bekliyordu o uzanan kollar,
tutup çıkarsa bir beden gökyüzüne doğru...
tutup çıkarsa o altımda ki karanlıktan,
o üstüm de ki maviliğe doğru..
tutup çıkarsa da;
o maviliklerin derinliklerinde ki beyazlıklarda uzansak sonsuza doğru...
...

selamonemorelove.

evrenin kimsesiz çocuklarıyız
sessiz sakin, keşfedilmeyi bekler gibi
birbirimizi keşfetmeyi bekler gibiyiz biz,
herşeyin farkına varıp
hiçbirşeyi farketmemiş gibi yapanlarız,
aşkı her noktamızda yaşayıp
hissettiğimizin aşk olmadığını savunanlarız biz,
inat edip
''bak hala yaşıyorum'' diyenleriz biz,
herşeyden umudumuzu kesip
diğer yarımızı terk etmeyi seçenleriz biz,
aşkı eliyle iten
evrenin kimsesiz çocuklarıyız biz..